19 Mart 2016 Cumartesi

PAMPAL HOCA

            PAMPAL HOCA
1978 yılıydı. O yıllar yüksek okulda okuyordum. Belki de hayatımızın en zor yıllarıydı. Ülkemin insanlarının sağ-sol diye ikiye ayrılmıştı. Polis teşkilatı, öğretmenler ve Türkiye…
Herkes Türkiye’yi sağ-sol diye değerlendiriyordu. Oysa bugün neyse dünde aynı oyunun içerisindeydik. O gün de Ruslar Akdeniz’e ulaşmak istiyordu. Amerika’nın aklı yine Ortadoğu’nun petrol kaynaklarındaydı. Avrupa, yine silah pazarları arıyordu. İsrail, yine kangren olmuş bir çıbandı. İran, yine mezhep ayrılığından medet umuyordu!
Yaz tatilindeydik. Henüz okullarımız açılmamıştı. Ya da olaylar olmuştu da okulumuz tatil edilmişti. Tatilimizin son günleriydi. Bir yıl sonra öğretmen olacaktım. O yüzden de öğretmenlere ilgi duyuyordum. İki öğretmen derneği vardı. İlla birine ilgi duyacaktınız. TÖB-DER ve ÜLKÜ-BİR.
İlçemizde her iki öğretmen derneği de vardı. Ama ben Ülkü-Bir’e ilgi duydum. Onlarla konuşurdum. Derneklerine giderdim. Sohbetlerini dinlerdim.
Güzel sohbetler olurdu. Meslek büyüklerimiz bilgi, birikim ve kanaatlerini bizlerle paylaşırlardı. Bizi okumaya, okuduklarımızı anlamaya, anladıklarımızı arkadaşlarımıza anlatmaya yönlendirirlerdi. Ben, o dönem çok kitap okudum. Okuduklarımı da arkadaşlarımla hep paylaştım.
Ülkü-Bir’de Ahmet Tevfik Pampal diye birinden hayranlıkla bahsederlerdi. Adı belleğime yazılmıştı. Ama kendisini hiç tanımadım. Görüşmek nasip olmadı.
Ahmet Tevfik Pampal, önceleri Adana Ülkü-Bir başkanıymış. Daha sonra Ülkü-Bir Akdeniz Bölge Müfettişi olmuş. Adana Endüstri Meslek Lisesi’nde de Tarih öğretmeni olarak görev yaparmış. Mesleğine düşkün, idealist bir öğretmen… Bu yazıya başlamadan önce hayat hikâyesine şöyle bir baktım. Bir köy çocuğu… 1942 yılında Kadrili’nin Yusuf İzzetli Köyü’de doğmuş. 1970 yılında İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitirmiş. O yıllarda Anadolu’nun her hangi bir yerinden kalkıp İstanbul’a gidip okumak da kolay değildi. Pampal Hoca zoru kolay etmiş, okulunu bitirmeyi başarmış. İlk tayini Adana Kız Lisesi’ne çıkmış. Daha sonra Adana Endüstri Meslek Lisesi…
Akşamüzeriydi. İlçemizin tek caddesinde yürüyordum. Bir dükkânın önünde de iki genç oturuyordu. Ben onların yanından geçerken birisi sanki bana duyurmak ister gibi:
“Bu gün Adana’da bir faşisti öldürdüler!”dedi.
Durdum. Gençlere baktım.
“Sen ne diyorsun lan!”dedim.
Gençler benden ürktüler:
“Sana demiyoruz Ahmet Abi!”dediler.
Sert bir ifade ile:
“Ne söyledin? Tekrar et!”dedim.
Çocuklar:
“Adana’da bir öğretmen öldürmüşler abi, onu konuşuyordu!”dediler.
Kim öldürülmüştü bilmiyordum. Ama öfkem kabarmıştı.
“Adam gibi konuşun, ölen bir insandır!”dedim. Oradan ayrıldım.
Ülkü-Bir’e gittiğimde herkes yas içerisindeydi. “Pampal Hoca’yı vurmuşlar, Pampal Hoca’yı!”
O gün dünya bize zindandı. Bir ülküdaşımız şehit olmuştu.
Pampal Hoca, Adana Kanalköprü mahallesinde bir evde oturuyormuş. Sabah erkenden kalkmış. Eşi ile birlikte dolmuşa binip görevine gidecekmiş. Yürüyerek dolmuş durağına vardığında onu eşinin yanında vurmuşlar. Şahadet şerbetini içmiş. 36 yaşında, hayatının en verimli çağında… Geride gözleri yaşlı bir eş ve üç yetim bırakmış.
Aradan uzun yıllar geçti.  Yüreğimizdeki köz, küle dönüştü. Dünyanın telaşı bizleri kendi mecrasına çekti.
 Bir gece evimde oturuyordum. Nereden aklıma geldi bilmiyorum. Pampal Hoca’yı düşündüm. Kalktım bilgisayarımı açtım. İnternette Ahmet Tevfik Pampal Hoca’yı araştırdım. Hakkında kısa bir yazı buldum. Şahadet tarihine baktım. 22 Ekim 1978… Dondum kaldım. Bu nasıl bir tevafuktu, baktığım gün takvim yaprakları 22 Ekim 2015 tarihini gösteriyordu. Yani onun şahadet şerbetini içtiği gündü. Aradan 37 yıl geçmişti…
İki gün önce Pampal Hoca’nın akrabalarından Hüdavendigar Pampal’ı ziyaret ettim. Ona Ahmet Tevfik Pampal Hoca’yı sordum. Çocukları okumuş, belli görevlere gelmişler. Eşi, bazen Adana’da bazen de Ankara’da bulunuyormuş. Yani, bütün acılara rağmen hayat devam ediyormuş.
Pampal Hoca’yı ve binlerce canı hayatının en verimli çağında katlettiler. Aynı zihniyet hâlâ insanları öldürüyor. Kabuk değiştiriyor, renkten renge giriyor, devre göre taraftar buluyor ama öldürmekten hiç vazgeçmiyor.
Film tekrar başa sardı. O zaman kurtarılmış mahalleler, kurtarılmış ilçeler, kurtarılmış bölgeler vardı. Ülkenin en karagözlü yiğitlerini öldürürlerdi. Şimdi, yolların altına bombalar yerleştiriliyor. Canlı bombalar kalabalıkların arasında patlatılıyor. Öğretmenler akın akın ilçeleri terk ediyor.
Değişen ne? Hani terörün beli kırılacaktı? Kırıldı mı?
Biz bir Fatiha yollayalım Ahmet Tevfik Pampal ve bu ülkenin birliği, dirliği, beraberliği için şahadet mertebesine ulaşmış binlerce yiğide.
Senden özür dileriz Pampal Hocam. Senin şahadetin bile bizleri uyandırmaya yetmedi. Bizleri bağışla… Seni ihmal etmiş olsak da ideallerin yüreğimizde taze filiz gibidir.

Mekânın cennet olsun! 

1 yorum:

  1. Allah cc şehadetini kabul etsin.Çok kıymetli değerli bir kişilik
    Ve insandı nur içinde yatsın.Kendisi benim end.mes.lis. de
    Tarih hocamdı rahmetlinin cenazesine katılmıştım.

    YanıtlaSil