19 Mart 2016 Cumartesi

BİR YİĞİDİ DAHA TOPRAĞA VERDİK.

BİR YİĞİDİ DAHA TOPRAĞA VERDİK.
Hava soğuktu. Yürekler yangın yeri, diller suskundu. Bu kaçıncı gençtir, teröre kurban verdiğimiz? Her defasında bir yerlerimiz eksiliyor. Her defasında yenilmiş gibi hissediyoruz kendimizi. Başkalarını bilmem ama ben her defasında şakağımdan vurulmuş gibiyim.
Kızamıyorum da artık, Yazamıyorum da… Neye kızacağımı da bilmiyorum, ne yazacağımı da... Kelimeler düğümleniyor boğazımda… Dilimin ucuna kadar gelen sözleri yutmaktan yoruldum.
Sussam olmuyor, konuşsam hiç olmuyor!
Ülkemin gençliği gidiyor! Hayatının baharında, zamanın en zamansız zamanında, arkasında yüzlerce insanı gözleri yaşlı bırakarak şahadete koşuyorlar gençler…
Her defasında “inşallah bu son olur,” diye Allah’a dua ediyorum.
Olmuyor işte, ne yapayım olmuyor!
Bir yerde bir eksiklik var!
Basiretler mi bağlandı. Akıllar mı durdu. Çaresiz miyiz?
Bilmiyorum. Yemin ederim bilmiyorum! Ya da bilmek istemiyorum. Belki de bildiklerimi paylaşırsam kıyametler kopar diye korkuyorum.
Bir yiğidi daha toprağa verdik!
Ellerimizde bayraklar, dilimizde tekbirlerle uğurladık.
Hepsi bir ideal uğruna şehit olmadılar mı?
Hepsi birer ana kuzusu değil mi?
Ezan susmasın, bayrak inmesin, vatan bölünmesin…
Hava soğuktu! Ellerimiz üşümüş, yanaklarımız ıslanmıştı. Ama yüreğimiz yanıyordu.
Gencecik bir yiğidi daha toprağa verdik!
Daha yaşı ne ki?
Hayalleri yok mu onların? Umutları yarım kalmadı mı?
Onlar birer çiçek gibi açmışlardı gönül bahçemizde… Birer birer soldular. Zamansız girdiler kara toprağa...
Kimini çocukken tanıdık, kimini de şahadetiyle… Hepsine yüreğimiz yanıyor!
Hele bir de onun çocukluğunu biliyorsanız, bu defa sizdeki ateş alev oluyor! Kavruyor yürekleri!
Bir yiğidi daha toprağa verdik!
Adı, Sadık Özkan!
Daha 25 yaşında!
Bir köy çocuğuydu o! Okumak uğruna anasının kucağını, babasının ocağını bırakmak zorunda kaldığı, Saimbeyli Lisesi’nde yatılı olarak okuduğu yıllardan hayal meyal hatırlıyorum onu!
“İslam” adına savaştıklarını söyleyen, kahpe çocuklarının, insanlıktan nasiplenmemiş düşüncelerinin patlattıkları bombalar onu bizden aldı.
Şahadet yeri Diyarbakır’dı!
Benim vatanımın bir parçası…
Tufanbeyli’nin Ortaköy Köyü’ndeydik. Rüzgâr yüzümüzü yalıyordu. Ellerimizde bayraklar, dillerimizde tekbir vardı. Öfkemiz sukuta dönüşmüştü. Ve biz bir yiğidi daha toprağa verdik!
Sadıktı!
Adı gibi sadıktı! Vatanına sadıktı. Milletine sadıktı. Devletine, anasına, babasına, köyüne, toprağına, bayrağına sadıktı!
Ben, iki damla gözyaşı dökebildim ancak! Her yere asılmış bayraklara bakabildim ancak!
Ne olacak, Allah aşkına bu işin sonu ne olacak?
Bir yiğidi daha toprağa verdik!
Bir yiğidi daha toprağa verdik!
27.10.2015/SALI
AHMET KAYTANCI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder